Sanatımızın Hatıra Defteri’ni hazırlayan Nebil Özgentürk, projenin doğuş dönemini şu sözlerle anlatıyor:
“… kısa kısa, öykü tadında, rengarenk sanat hatıraları anlatmak istedik. 6-7 dakikalık sanat olayları. Kim ya da kimlere ilişkin olmasından çok, içeriği zengin, finalinde de şaşırtan, gülümseten, şoke eden, garipsenen, zaman tünelinden çıkıveren, alkışlatan, keyifli ama tuhaf-garip öyküler. Ben, başından itibaren ve şakayla karışık kendince şöyle bir alt başlık kurdum kafamda sürekli. İçinden Kültür-Sanat Geçen Hatıralar. Lirik, epik, senfonik, klasik, hijyenik, fotojenik, didaktik, az biraz da antimedyatik hatıralar! … (Çetin Altan) demişti ki; “Bu ülkenin kuytu labirentlerinde milyonlarca insan kendi öyküsünü dokuya dokuya geçip giderler.” Hiç aklımdan çıkmadı, çıkmayacaktı bu sözler.”
Sanatımızın Hatıra Defteri’ni hazırlayan Nebil Özgentürk, projenin doğuş dönemini şu sözlerle anlatıyor:
“… kısa kısa, öykü tadında, rengarenk sanat hatıraları anlatmak istedik. 6-7 dakikalık sanat olayları. Kim ya da kimlere ilişkin olmasından çok, içeriği zengin, finalinde de şaşırtan, gülümseten, şoke eden, garipsenen, zaman tünelinden çıkıveren, alkışlatan, keyifli ama tuhaf-garip öyküler. Ben, başından itibaren ve şakayla karışık kendince şöyle bir alt başlık kurdum kafamda sürekli. İçinden Kültür-Sanat Geçen Hatıralar. Lirik, epik, senfonik, klasik, hijyenik, fotojenik, didaktik, az biraz da antimedyatik hatıralar! … (Çetin Altan) demişti ki; “Bu ülkenin kuytu labirentlerinde milyonlarca insan kendi öyküsünü dokuya dokuya geçip giderler.” Hiç aklımdan çıkmadı, çıkmayacaktı bu sözler.”