Ahmet Yaşar Ocak’ın eserleri arasında belki de beni en fazla etkileyenlerden biri de Kalenderîlere dair kitabıdır. Ben onun yazdığı bütün eserleri okudum. Kalenderîleri marjinal bir sûfilik hareketi olarak anlattığı bu eserinde, bu meselenin bir itikat meselesi olmaktan ziyade, bir sosyoloji meselesi olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu konuları araştırırken ilahiyatçı gözüyle değil, sosyolog ve tarihçi gözüyle bakmak gerektiğini onda gördüm. Ocak’ın Kalenderîler üzerine yazdığı bu eser âdeta bir metodoloji modelidir ve beni bu açıdan en fazla etkileyen eserdir.
Bugüne kadar Bektaşîlik üzerinde yüzlerce araştırma yayımlanmış olmasına karşılık, ona temel oluşturan çok daha geniş çaplı ve bütün bir İslâm dünyasına yayılmış bir akım olan Kalenderîliğin devre dışı kalması ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir. Ama bunun belki en belli başlı sebebi Kalenderîliğin bu kadar geniş ve köklü bir tasavvuf akımı olmasına rağmen, mâhiyet ve öneminin kesinlikle hâlâ anlaşılmamış olmasıdır. Ahmet Yaşar Ocak bu kitabına, Kalenderîliğin doğuşu ve gelişip yayılmasına dair oldukça geniş çerçeveli bir tarihçeyle başlamış; birinci bölümde Anadolu Selçukluları ve Osmanlı dönemlerinde Kalenderîliği hemen hemen bütün veçheleriyle ele almış; ikinci bölümde genel olarak doktrin, erkân, âyin ve ibâdet, teşkilât yönleri üzerinde durmuş; üçüncü ve son bölümde ise, Kalenderîliğin diğer tarikatlarla ilişkisi, kamuoyundaki aksi ve nihayet kültürel ve folklorik taraflarını incelemiştir.
Ahmet Yaşar Ocak’ın eserleri arasında belki de beni en fazla etkileyenlerden biri de Kalenderîlere dair kitabıdır. Ben onun yazdığı bütün eserleri okudum. Kalenderîleri marjinal bir sûfilik hareketi olarak anlattığı bu eserinde, bu meselenin bir itikat meselesi olmaktan ziyade, bir sosyoloji meselesi olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu konuları araştırırken ilahiyatçı gözüyle değil, sosyolog ve tarihçi gözüyle bakmak gerektiğini onda gördüm. Ocak’ın Kalenderîler üzerine yazdığı bu eser âdeta bir metodoloji modelidir ve beni bu açıdan en fazla etkileyen eserdir.
Bugüne kadar Bektaşîlik üzerinde yüzlerce araştırma yayımlanmış olmasına karşılık, ona temel oluşturan çok daha geniş çaplı ve bütün bir İslâm dünyasına yayılmış bir akım olan Kalenderîliğin devre dışı kalması ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir. Ama bunun belki en belli başlı sebebi Kalenderîliğin bu kadar geniş ve köklü bir tasavvuf akımı olmasına rağmen, mâhiyet ve öneminin kesinlikle hâlâ anlaşılmamış olmasıdır. Ahmet Yaşar Ocak bu kitabına, Kalenderîliğin doğuşu ve gelişip yayılmasına dair oldukça geniş çerçeveli bir tarihçeyle başlamış; birinci bölümde Anadolu Selçukluları ve Osmanlı dönemlerinde Kalenderîliği hemen hemen bütün veçheleriyle ele almış; ikinci bölümde genel olarak doktrin, erkân, âyin ve ibâdet, teşkilât yönleri üzerinde durmuş; üçüncü ve son bölümde ise, Kalenderîliğin diğer tarikatlarla ilişkisi, kamuoyundaki aksi ve nihayet kültürel ve folklorik taraflarını incelemiştir.