Türk sivil mimarisinin bütün özelliklerini yansıtan bu yalıların ortak özelliği üst katların direkler üzerine yerleştirilmiş çıkmalarla âdeta denize doğru uzanmasıdır. Alt katlarında Malta taşı veya mermer döşeli bir taşlıkla ona açılan aydınlık odalar vardır. Buradan geniş ve yayvan, genelde ahşap merdivenlerle ikinci kata çıkış sağlanırdı. Merdivenler bazan iki kat arasında bir sahanlıktan ikiye ayrılır, bazan da çift yönlü başlayarak sahanlıktan sonra tek yönlü devam ederdi. Denizin üzerine çıkmışçasına duran üst katta geniş sofalar, yatak odaları ile kabul, oturma ve hazine odaları, kütüphane yer alırdı. Son derece aydınlık olan bu odaların tavanlarına sanatkârane oymalar, nakışlar bir minyatür gibi işlenmiştir. Pencereler de çiçekli bezemeli kapaklarla örtülürdü. Odaların içerisinde yüklük, çubukluk, kavukluk, testilik, peşkirlik, lambalık denilen irili ufaklı dolaplar bulunurdu. Yerlere Mısır hasırları serilir, üzerlerine geniş halılar yayılır; kanepe, koltuk, sedir ve mermer konsollara oturtulmuş büyük aynalar yerleştirilirdi. Kristal avizeler, duvar saatleri, yağlı boya tablolar da bu kompozisyonu tamamlayan öğelerdi. “Lebideryâ (su boyu evleri) diye adlandırılan bu yalıların özgünleşen mimari detaylarında doğayı yaşama katan ince hesaplar ve her şeyden önce organik malzeme uyumu ve estetik üzerinde durulurdu. Su sesinin daha yakından duyulabilmesi için odalara, sofalara küçük havuzlarla fıskıyeler yerleştirilir, böylece mistik bir ortam sağlanırdı. Kayıkhaneler, deniz hamamları ve balıkhaneler de bu yalıları tamamlamaktadır. Hizmetlilere ait odalar, mutfaklar bahçenin bir köşesinde kara tarafına yapılırdı.
Türk sivil mimarisinin bütün özelliklerini yansıtan bu yalıların ortak özelliği üst katların direkler üzerine yerleştirilmiş çıkmalarla âdeta denize doğru uzanmasıdır. Alt katlarında Malta taşı veya mermer döşeli bir taşlıkla ona açılan aydınlık odalar vardır. Buradan geniş ve yayvan, genelde ahşap merdivenlerle ikinci kata çıkış sağlanırdı. Merdivenler bazan iki kat arasında bir sahanlıktan ikiye ayrılır, bazan da çift yönlü başlayarak sahanlıktan sonra tek yönlü devam ederdi. Denizin üzerine çıkmışçasına duran üst katta geniş sofalar, yatak odaları ile kabul, oturma ve hazine odaları, kütüphane yer alırdı. Son derece aydınlık olan bu odaların tavanlarına sanatkârane oymalar, nakışlar bir minyatür gibi işlenmiştir. Pencereler de çiçekli bezemeli kapaklarla örtülürdü. Odaların içerisinde yüklük, çubukluk, kavukluk, testilik, peşkirlik, lambalık denilen irili ufaklı dolaplar bulunurdu. Yerlere Mısır hasırları serilir, üzerlerine geniş halılar yayılır; kanepe, koltuk, sedir ve mermer konsollara oturtulmuş büyük aynalar yerleştirilirdi. Kristal avizeler, duvar saatleri, yağlı boya tablolar da bu kompozisyonu tamamlayan öğelerdi. “Lebideryâ (su boyu evleri) diye adlandırılan bu yalıların özgünleşen mimari detaylarında doğayı yaşama katan ince hesaplar ve her şeyden önce organik malzeme uyumu ve estetik üzerinde durulurdu. Su sesinin daha yakından duyulabilmesi için odalara, sofalara küçük havuzlarla fıskıyeler yerleştirilir, böylece mistik bir ortam sağlanırdı. Kayıkhaneler, deniz hamamları ve balıkhaneler de bu yalıları tamamlamaktadır. Hizmetlilere ait odalar, mutfaklar bahçenin bir köşesinde kara tarafına yapılırdı.