İstanbul, Osmanlı kültürünün en önemli imgelerinden biri olmasının yanında bir arzu nesnesi olarak da, hayalle gerçeğin, izlenim ile kurgunun iç içe geçtiği bir görsel dilin oluşmasına aracılık eder. Tarkan Okçuoğlu’nun Osmanlı modernleşme sürecinde resim sanatının önemli bir ayağını oluşturan duvar resimlerine odaklandığı kitap, İstanbul’un hangi üslup özelliklerine, ne tür söylemlere ve biçim çeşitliliğine göre betimlendiğini araştırıyor. Sadece İstanbul’da değil, Anadolu, Balkanlar ve Ortadoğu gibi çok geniş bir coğrafyada izini sürebildiğimiz İstanbul imgesi, figür yasağının olduğu bir coğrafyada, bir anlamda “portre”nin yerine geçer. Bu “kent portreleri”yle Osmanlı’nın siyasi gücü de simgelenir ve somutlaştırılır. Tarkan Okçuoğlu’nun araştırmasında, ikonografik bir şemaya bağlı kalmaksızın tasvir edilen resimlerin hangi bağlamlar çerçevesinde görselleştirildiği örneklendiriliyor. Öte yandan, düşünsel ve kültürel iklime göre değişen ifade dilinin çözümlemeleri de yapılıyor. Geleneksel minyatür sanatının sonundan güzel sanatlar disiplininin kurumsallaştığı döneme dek geniş bir zaman aralığını kapsayan çalışma, resim sanatının değişen dinamiklerine ilişkin olguları ele alan temel kaynak niteliğiyle öne çıkıyor.
İstanbul, Osmanlı kültürünün en önemli imgelerinden biri olmasının yanında bir arzu nesnesi olarak da, hayalle gerçeğin, izlenim ile kurgunun iç içe geçtiği bir görsel dilin oluşmasına aracılık eder. Tarkan Okçuoğlu’nun Osmanlı modernleşme sürecinde resim sanatının önemli bir ayağını oluşturan duvar resimlerine odaklandığı kitap, İstanbul’un hangi üslup özelliklerine, ne tür söylemlere ve biçim çeşitliliğine göre betimlendiğini araştırıyor. Sadece İstanbul’da değil, Anadolu, Balkanlar ve Ortadoğu gibi çok geniş bir coğrafyada izini sürebildiğimiz İstanbul imgesi, figür yasağının olduğu bir coğrafyada, bir anlamda “portre”nin yerine geçer. Bu “kent portreleri”yle Osmanlı’nın siyasi gücü de simgelenir ve somutlaştırılır. Tarkan Okçuoğlu’nun araştırmasında, ikonografik bir şemaya bağlı kalmaksızın tasvir edilen resimlerin hangi bağlamlar çerçevesinde görselleştirildiği örneklendiriliyor. Öte yandan, düşünsel ve kültürel iklime göre değişen ifade dilinin çözümlemeleri de yapılıyor. Geleneksel minyatür sanatının sonundan güzel sanatlar disiplininin kurumsallaştığı döneme dek geniş bir zaman aralığını kapsayan çalışma, resim sanatının değişen dinamiklerine ilişkin olguları ele alan temel kaynak niteliğiyle öne çıkıyor.