İstanbul açıklarında, Rumların Propontis diye adlandırdıkları Marmara Denizi adalarından birinde yaşamış olan Sait Faik’in öykülerinden biri bu sözlerle başlıyor. Devamı ise şöyle: “Orada dört tarafı suyla çevrili yerde rüzgârlar, fırtınalar, deniz canavarları, insanların büyük, sağlam dostluklar, sağlam adaleler, namuslu günler ve gecelerle birbirlerine sokulmalarını, yardımlaşmalarını buyurur.” Yazar tesadüf eseri çocukluk düşlerinin adasına yerleştiğinde basit, namuslu bir yaşam sürdürmek istediğini ve insanlığı, cesareti, sıhhati, iyiliği, saffeti, dostluğu, alın terini, sessizliği aradığını anlatıyor. Mükemmel ve halaskar ada ütopyası burada sona eriyor.
İstanbul açıklarında, Rumların Propontis diye adlandırdıkları Marmara Denizi adalarından birinde yaşamış olan Sait Faik’in öykülerinden biri bu sözlerle başlıyor. Devamı ise şöyle: “Orada dört tarafı suyla çevrili yerde rüzgârlar, fırtınalar, deniz canavarları, insanların büyük, sağlam dostluklar, sağlam adaleler, namuslu günler ve gecelerle birbirlerine sokulmalarını, yardımlaşmalarını buyurur.” Yazar tesadüf eseri çocukluk düşlerinin adasına yerleştiğinde basit, namuslu bir yaşam sürdürmek istediğini ve insanlığı, cesareti, sıhhati, iyiliği, saffeti, dostluğu, alın terini, sessizliği aradığını anlatıyor. Mükemmel ve halaskar ada ütopyası burada sona eriyor.